“Zekan geliştikçe sorunların da o ölçüde artacak.”
-Charlie
Charlie IQ seviyesi
çok düşük bir adamdır.-70 civarında- Bilim adamları ve psikologlar Charlie’nin
zeka seviyesini yükseltmeye yönelik bir deney yaparlar. Bu deneyin içerisinde
Algernon adlı bir fare de vardır. Çeşitli operasyonlardan geçen Charlie ve
Algernon’un zeka seviyesi her gün artış gösterir. Deneyin öncesinden itibaren
rapor tutan Charlie’nin yazımından bile zekasının her gün hızla arttığını
gözlemleyebiliyoruz. İlk günlerde okuma yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuk
seviyesinde raporlarını kaleme alan ve yarım yamalak konuşan Charlie, zamanla yirmi
beş tane dil bilen, her dildeki akademik makaleleri okuyabilen, araştıran,
sorgulayan, hitabeti ve diksiyonu düzgün bir adam haline gelir. Charlie’nin
zekası artarken duygusal alanlarda da problem yaşar. Öncesinde üniversitede
din, siyaset, ekonomi üzerine müzakere eden gençlere gıpta ile bakan Charlie daha
sonra üstün zekasıyla konuşulanları artık masal gibi dinler vaziyete gelir.
Zekasının zamanla arttığı zamanlarda Charlie, özel eğitim hocası Alice’e aşık
olur. Ortalama zeka seviyesine sahipken içindeki aşk onu hem mutlu eder hem de
motive ederdi. Hocası da Charlie’nin zekası arttıkça ona aşık olur.(Burada zeka
sayesinde aşık olabilmeyi net bir şekilde görebiliyoruz: J) Charlie üstün zekalı
olmaya başlayınca Alice ile iletişim kopukluğu yaşar. Charlie’nin okuduğu
metinleri Alice bilmez, atıfta bulunduğu yazarları Alice tanımaz, terminolojik
olarak kullandığı kelimeleri bilmez vs. bunun gibi birçok entelektüel problem
yaşarlar. Aralarındaki sevgi muhabbeti artan zeka ile azalır. Alice, Charlie’nin
yanında yetersizlik duygularına kapılır. Birlikte olmak istedikleri zaman Charlie’nin
gözünün önüne eski moron hali belirir. Bu durum onun midesini bulandırır. Bu yüzden
Alice ile birlikte olamaz. Bu tarz yakın
ilişkiler için hazır olmadığını hisseder ve Alice’den uzak durur. Bilim
adamları düzenledikleri kongrede eserleri olan Charlie ve Algernon’u bilim
camiasına sunmak isterler. Kongre esnasında Charlie kendisini değersiz hisseder
ve gösteri esnasında oradan Algernon ile kaçar. Bir süre kiraladığı dairede
konaklar. Orada Fay adında sanatçı, dağınık, her günü farklı yaşayan, hayatı
ciddiye almayan komşusu ile tanışır. Kadın Charlie gibi çok okuyan bir
entelektüel değildir. Sanatçı bir kişiliğe sahip olduğu için yaratıcı fikirleri
ve mizahi bir üslubu vardır. Bu da Charlie’nin hoşuna gider ve aralarında
duygusal bir ilişki başlar. Alice ile yapamadıklarını Fay ile rahatlıkla
yapabilmektedir. Fay ile birlikteyken Alice’in yanında olduğu gibi eski aptal Charlie silüeti belirmez. Ama yine
de zaman, Charlie’nin aslında Fay’i değil
de Alice’i sevdiğini gösterir. Zamanla Charli’ye uygulanan deneyin
etkisi de biter ve Charli’nin zekası yavaş yavaş eski haline dönmeye başlar. Öncelikle
bildiği onlarca dili unutur. Okuma hızı yavaşlar. En son tıpkı kitabın en başında
olduğu gibi zekası yedi yaşındaki çocuğun IQ seviyesine düşer. Eğer Charlie
yaşadığı durumu anbean hatırlasaydı çok üzülüp depresyona girerdi ama bereket
versin ki azalan IQ su ona yaşadıklarını da unutturdu ve” kaybetme” duygusunu
hissetmedi.
Kitap’ta, zekanın tek başına bir anlam taşımadığını, sevgi
ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitimin de hiçbir değeri olmadığını gördüm. Evet
Charlie’nin IQ su çok yüksekti ama etrafındaki olaylar ve kişiler ona mutluluk
vermedi. Mutsuzdu. Kendi kabuğuna çekilmek zorunda kalmıştı. Yüksek IQ’ su,
sevdiği kadınla bile arasına girmişti. Çok zeki olmak uzaktan havalı ve güzel
görünse de bu durumu yaşayanlar için geçerli değildir. Toplumdan farklı olmak
insanı mutsuz eder. Dışlanmışlık, yalıtılmışlık duygusuna sürükler. Tabi ki bu
da “dışlanmamak için herkes gibi olmalıyız” demek değildir. Dünya düalist bir
yapıdadır. Her şey zıttıyla vardır. Gece ile gündüz ancak bir tam gün eder. Toplumdaki
farklılıklar bizi robotlaştırmaz, hayata renk katar. Herkes birdir, biriciktir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder