21 Kasım 2018 Çarşamba

ALGERNON'A ÇİÇEKLER


“Zekan geliştikçe sorunların da o ölçüde artacak.”
                                                                  -Charlie
    Charlie IQ seviyesi çok düşük bir adamdır.-70 civarında- Bilim adamları ve psikologlar Charlie’nin zeka seviyesini yükseltmeye yönelik bir deney yaparlar. Bu deneyin içerisinde Algernon adlı bir fare de vardır. Çeşitli operasyonlardan geçen Charlie ve Algernon’un zeka seviyesi her gün artış gösterir. Deneyin öncesinden itibaren rapor tutan Charlie’nin yazımından bile zekasının her gün hızla arttığını gözlemleyebiliyoruz. İlk günlerde okuma yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuk seviyesinde raporlarını kaleme alan ve yarım yamalak konuşan Charlie, zamanla yirmi beş tane dil bilen, her dildeki akademik makaleleri okuyabilen, araştıran, sorgulayan, hitabeti ve diksiyonu düzgün bir adam haline gelir. Charlie’nin zekası artarken duygusal alanlarda da problem yaşar. Öncesinde üniversitede din, siyaset, ekonomi üzerine müzakere eden gençlere gıpta ile bakan Charlie daha sonra üstün zekasıyla konuşulanları artık masal gibi dinler vaziyete gelir. Zekasının zamanla arttığı zamanlarda Charlie, özel eğitim hocası Alice’e aşık olur. Ortalama zeka seviyesine sahipken içindeki aşk onu hem mutlu eder hem de motive ederdi. Hocası da Charlie’nin zekası arttıkça ona aşık olur.(Burada zeka sayesinde aşık olabilmeyi net bir şekilde görebiliyoruz: J) Charlie üstün zekalı olmaya başlayınca Alice ile iletişim kopukluğu yaşar. Charlie’nin okuduğu metinleri Alice bilmez, atıfta bulunduğu yazarları Alice tanımaz, terminolojik olarak kullandığı kelimeleri bilmez vs. bunun gibi birçok entelektüel problem yaşarlar. Aralarındaki sevgi muhabbeti artan zeka ile azalır. Alice, Charlie’nin yanında yetersizlik duygularına kapılır. Birlikte olmak istedikleri zaman Charlie’nin gözünün önüne eski moron hali belirir. Bu durum onun midesini bulandırır. Bu yüzden Alice ile birlikte olamaz.  Bu tarz yakın ilişkiler için hazır olmadığını hisseder ve Alice’den uzak durur. Bilim adamları düzenledikleri kongrede eserleri olan Charlie ve Algernon’u bilim camiasına sunmak isterler. Kongre esnasında Charlie kendisini değersiz hisseder ve gösteri esnasında oradan Algernon ile kaçar. Bir süre kiraladığı dairede konaklar. Orada Fay adında sanatçı, dağınık, her günü farklı yaşayan, hayatı ciddiye almayan komşusu ile tanışır. Kadın Charlie gibi çok okuyan bir entelektüel değildir. Sanatçı bir kişiliğe sahip olduğu için yaratıcı fikirleri ve mizahi bir üslubu vardır. Bu da Charlie’nin hoşuna gider ve aralarında duygusal bir ilişki başlar. Alice ile yapamadıklarını Fay ile rahatlıkla yapabilmektedir. Fay ile birlikteyken Alice’in yanında olduğu gibi  eski aptal Charlie silüeti belirmez. Ama yine de zaman, Charlie’nin aslında Fay’i değil  de Alice’i sevdiğini gösterir. Zamanla Charli’ye uygulanan deneyin etkisi de biter ve Charli’nin zekası yavaş yavaş eski haline dönmeye başlar. Öncelikle bildiği onlarca dili unutur. Okuma hızı yavaşlar. En son tıpkı kitabın en başında olduğu gibi zekası yedi yaşındaki çocuğun IQ seviyesine düşer. Eğer Charlie yaşadığı durumu anbean hatırlasaydı çok üzülüp depresyona girerdi ama bereket versin ki azalan IQ su ona yaşadıklarını da unutturdu ve” kaybetme” duygusunu hissetmedi.


    Kitap’ta, zekanın tek başına bir anlam taşımadığını, sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitimin de hiçbir değeri olmadığını gördüm. Evet Charlie’nin IQ su çok yüksekti ama etrafındaki olaylar ve kişiler ona mutluluk vermedi. Mutsuzdu. Kendi kabuğuna çekilmek zorunda kalmıştı. Yüksek IQ’ su, sevdiği kadınla bile arasına girmişti. Çok zeki olmak uzaktan havalı ve güzel görünse de bu durumu yaşayanlar için geçerli değildir. Toplumdan farklı olmak insanı mutsuz eder. Dışlanmışlık, yalıtılmışlık duygusuna sürükler. Tabi ki bu da “dışlanmamak için herkes gibi olmalıyız” demek değildir. Dünya düalist bir yapıdadır. Her şey zıttıyla vardır. Gece ile gündüz ancak bir tam gün eder. Toplumdaki farklılıklar bizi robotlaştırmaz, hayata renk katar. Herkes birdir, biriciktir…