Zamanın birinde herkesin dileklerini gerçekleştiren bay A. yaşarmış.
İnsanlar, akın akın onun mekanına gidip dileklerini anlatırlarmış. Bay A. dileklerin
gerçekleşmesi için bir bedel belirlermiş. 55 yaşında, hayatını beyhude olarak
geçiren bir adam bu dilek gerçekleştiren mekana gitmiş. Oraya vardığında, hayatının 55 senesini
hovardaca geçirdiğini anlatmış. Bozuk para gibi harcadığı yıllarını dilekleri
gerçekleştiren adamdan yeniden istemiş. Bay A., dileğini gerçekleştirebileceğini
ama bunun karşılığında ondan belleğini bedel olarak vermesini istemiş. Adam
istenen bu bedelden gayet memnun olmuş. Hatta “iyi ya! Ne güzel hayatıma
sıfırdan başlayacağım.” demiş. Sonra adam belleği üzerine bir müddet düşünmüş. Hayatında
yaşadığı acı tatlı anlar, edindiği tecrübeler, gördüğü güzel imgeler, hayattan çıkardığı
dersler, öğrendiği bilgiler… hepsi teker teker aklından geçmiş. Her ne kadar 55
yılını beyhude geçirdiği iddia etse de aslında hayattan çok şey öğrendiğini
fark etmiş. Sadece şu an yaşadığı pişmanlık duygusu bile sıfırdan başlayacağı
hayatın onlarca senesine eş değermiş . Halbuki çöp olarak düşündüğü 55
senesinde ne kadar önemli düşünceler varmış. “Bu bedel tıpkı bir kadının çok
sevdiği toka uğruna bütün saçlarından vazgeçmesine benziyor.” Diye düşünmüş. Saç
olmadan o güzel tokanın ne anlamı var? Hayattan edindiği tecrübeler olmadan
yeni bir hayatı yaşamanın ne anlamı var. Önündeki yılların elbet daha kıymetli
olacağını düşünmüş. Adam: “Bugüne kadar ki hayatımı satın almaya gelmiştim. Ancak
bundan sonraki hayatımı satın alıyorum.” der ve mekandan ayrılır.